LLM. Arb. Avukat Öykü Eşberk - Adana Avukat - Eşberk Hukuk Bürosu
Telefon: 0322 359 44 55
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit. Architecto, culpa dicta dolor facere fuga iste, iure magni non odit porro possimus quo soluta temporibus, tenetur unde ut vitae. Doloremque, magni?
© LLM. Arb. Avukat Öykü Eşberk - Adana Avukat - Eşberk Hukuk Bürosu
Tüm Hakları Saklıdır,
Siyah Yazılım
ALKOLLÜ KAZAYI KASKO ÖDER Mİ?
Alkollü kazada kasko ve konu ile ilgili diğer hususlar 2418 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre düzenlenmiştir. Bu kanuna göre sürücülere, 0.50 promile kadar alkollü olarak araç kullanılmasına izin verilmiştir.
Kasko şirketleri sürücülerin sırf alkollü olduklarından bahisle ödeme yapmamaktadır. Bu doğru bir uygulama değildir. Yargıtay kararlarına baktığımızda önemli olan sürücünün alkollü olması değil, kazanın alkol sonucu meydana gelip gelmediğidir. Eğer kaza alkolden bağımsız olarak meydana geldiyse kasko sürücüye ödeme yapmalıdır.
Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir.” denilmektedir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11.06.2013 tarih ve 2013/6925 E.-2013/8892 K
“2918 Sayılı K.T.K.nın 48. maddesinde; alkollü içki alması sebebiyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddelerle İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97. maddesinde alkollü içki almış olması sebebiyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra konuyla ilgili olan "b-2" bendinde "alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır. Ayrıca, Zorunlu Mali Mesuliyet Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektirin olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları sebebiyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden K.T.K.nın 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması sebebiyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddelerle alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.10.2002 tarih ve 2002/11-768 E.-2002/840 K.
Davacı vekili, müvekkiline ait kasko sigortalı aracın, kazaya uğradığından bahisle tazminat talebinde bulunmuştur. Kasko sigorta poliçesi, taraflar arasında poliçe genel şartları çerçevesinde akdedilen bir sözleşme belgesidir. Genel şartların ( A-5 ) maddesinin 5. fıkrasına göre, rizikonun teminat dışında kalabilmesi için sürücünün sadece alkollü olması yetmeyip, kazanın münhasıran alkolün etkisinde oluştuğunun da sigortacı tarafından kanıtlanması gerekir. Artık burada üçüncü araç sürücüsünün, ya da sigortalı sürücünün kusurunun, kasko sigortası olması nedeniyle önemi yoktur. Yani. önemli olan kazanın münhasıran alkolün etkisinde meydana gelip gelmediğidir. Bu durumun belirlenmesi de, aralarında bir trafik uzmanı ve nöroloğun da bulunduğu bir bilirkişi kurulu marifetiyle inceleme yaptırılarak, olayın meydana geliş şekli itibarıyla bu kaza ve hasarın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelip gelmediğinin ve illiyet bağı bulunup bulunmadığının tespit ettirilmesi ile mümkündür.” denilmektedir.
Yargıtay kararlarına baktığımızda önemli olan sürücünün alkollu olması değil, kazanın alkol sonucu meydana gelip gelmediğidir. Sigortacının rücu yapabilmesi için, gerçekleşen kaza ile sürücünün alkollü olması arasında illiyet bağını ispat etmek zorundadır. söz konusu husus ispat olunmadığı sürece, sigortacının sorumluluğu devam edecektir.
En doğru bilgiyi size her zaman avukatınızın vereceğini unutmayın.